22 Temmuz 2011 Cuma

Senin Malın Benim Malım, Benim Malım Yine Benim Malım

     İlerde torunlarımıza egolarımızın büyüklüğü hakkında çok güzide bilgiler verebileceğimizden eminim. Onlara gençliklerimizde egolarımızı yüceltmek için saygınlığımızı yerdiğimizi göğsümüzü gere gere anlatırız lan artıkın. Bencillikle geçen bir hayatın çürüklerini içimizde taşırız büyüyünce de... Yani siz taşırsınız, ben taşımam! eheh.


     Kahkahalar içinde boğulurken herkes seni kurtarmak için en kötü bir can yeleği atar yanına, en kötü bir şey yapmaya çalışır çakalovslarımız. Fakaat eğer ki gözyaşları içerisinde boğuluyorsan sana cebindeki sümkürülmüş peçeteyi bile atmaz. Tenezzül bile etmez. Senden tarafa bakmaz bile. O ilerideki kahkaha tufanına çoktan kapılmıştır bile. Sen kimsin? Kanka? Bir fakınız bir offunuz. Kömür gibi yanınız. Şaşırdın mı? Tabii sen yalanları ağdalayıp, regl umudu olmamıştın. Salak işte, önceki yazıya geç bir önce. Neyse. Depresif mi geldi girizgah? Arada bir benim de hakkım vardır dimi ya depresif sözcük cümbüşüne geçiş yapmakta? Zaten depresiflik değil bu yazdıklarım sadece gerçeklerin suratınıza tokat mahiyetinde çarpılışı diyebiliriz.


     Yalnızlık kendini tanıman için bir fırsattır. Ya da daha da kaybolman için bir araçtır. Bunu istediğin yöne çekmek sen Ademoğlu Havvakızı'nın yöneleceği kulvardır. Sen seçeceksin. Sikimsonik dertlerle başını ağrıtmayı da sen seçiyorsun. Bir kitap bile okumadan, hakkında bilgi sahibi olmadan, yüzeysel yorumlarınla ortamın da amuduna koymayı da sen seçiyorsun. Beyninin yıkanışını en önden izlemeyi de sen seçiyorsun. Belki hayatına figüran olmayı da sen seçiyorsun, o hayatın baş rolünün hakkını vermeyi de sen seçiyorsun. Aslında sen büyük boksun, ama bazen bunu anlamıyorsun. Anladığında da abartıp ego denizinde balıklara yem oluyorsun. İşte o zaman sadece bok oluyorsun, kimse senin temizlenmene bile yardım etmiyor eheh. 


     Emolaşmayı da sen seçiyorsun, Türkçe'yi katletmeyi de, mutluluğu da, hüznü de, orospuluğu da, piçliği de, tebessümü de, kahkahayı da, ağlamayı da ve daha neler neler... Seç lan birini listeden, çok geç olmadan yön ver içinde yeşeren o hüptrik duygulara. O hüptrik hayallere. O hüptrik dertlere. Kendi ütopyanda kaybolma ama lan, yoksa kimse seni harikalar diyarından kurtaramaz. Sıkışıp kalırsın, yokluğa doğru bir yolculuğa hapsolursun. Inception'daki gibi arafa sürüklenirsin lan işte eheh.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder